hesabın var mı? giriş yap

  • okulun ilk günü. gökçenur (g) anaokuluna başladı. abisiyle (m) aynı okulda. abisi 5'e gidiyor.

    dayı: gönçenur ne yaptınız bugün okulda?
    g: hiç bi şey yapmadık... müdür benimle konuştu.

    şaşkınlık. acaba bi sorun mu var, kavga falan mı ettiler düşüncesiyle soruyoruz:

    d: ne dedi müdür sana?
    g: bilmem, bi şeyler dedi, hatırlamıyorum...

    daha çok meraklandık

    d: bi şey mi oldu?
    g: ...ıııı...

    herkes abisine döndü. mehmet, ne oldu? kardeşinle ilgilenmiyor musun?

    m: yaa, müdür herkesi topladı, açılış konuşması yaptı. bu salak öndeydi, müdür kendisiyle konuştu zannediyor...

  • 42 yil once yazilmis olmasi bu makaleyi en carpici kilan. sirf inci sozluk'u degil turkiye'deki insanin temel zihin haritasini cozmus adamlar. yillardir her olayda "1980 sonrasi genclik boyle oldu" diyenlerin tezini curutmesi de ayri bir leziz olmus.

  • nevada üniversitesi'nde psikolog olan beatrice ile robert gardner çifti şempanzelerin yutaklarının ve gırtlaklarının konuşmaya uygun olmadığını fark etmiş ve bu sebepten washoe isimli şempanzeye işaret dilini öğretmiş: 1 - 2

    sonuç olarak bizim washoe işi o kadar ilerletmiş ki artık yeni durumlar için bile yaratıcı sözcük grupları türetebiliyormuş. ilk defa, gölde yüzen bir ördek görünce "su kuşu" işareti yapmış mesela.

    elmadan başka meyve bilmeyen ve renklerin işaretlerine hakim olan waşo, portakalı "turuncu elma" olarak tanımlamış.

    kendisini kızdıran makağa atarlanmış ve "pis maymun" işaretini yapmış. "çok çirkin ve aptalsın keşke ölsen" diye de eklemiş.

    aynı zamanda liseli seviyesinde de olsa mizah anlayışını göstermiş, eğitmeninin üzerine işedikten sonra "komik, komik" işareti yapmış.

    kendisiyle sohbet imkanı bulan ve anne-babası sağır olduğu için ilk öğrendiği dil işaret dili olan gazeteci boyce rensberger durumla ilgili "birdenbire başka bir türün bir üyesiyle ana dilimde sohbet ettiğimi farkettim" demiş.

    (bkz: primatlarda dil kabiliyeti)

  • osmanlı devrinde, makam, mevki sahibi olan ya da bir şekilde zengin olan kişilerin, ölümden sonra mülkiyetlerini devam ettirmek için vakıfları kullanması. örnek hizmet olarak da cami yaptırmaları. şöyle ki, bir paşa devlet tarafından mallarına el konulmaması için, bir vakıf kurarak cami yaptırır. bütün mali işlerini de vakıf aracılığıyla yapar, yani vakıf üzerinden kendi paravan şirketlerine para aktarır ve servetini, müsadereden, osmanlı hazinesinden bir şekilde kaçırır.

    ne zaman osmanlı devrinden kalma bir cami görsem bu ayrıntıyı hatırlar hangi haksız kazancın abdesti diye merak ederim. ve ayrıca günümüzde ak parti iktidarının da böyle uygulamalar içinde olduğunu görünce ister istemez neo osmanlıcılık bu mudur yani diye ayrıca sorarım.

  • "oluk oluk kan akıtacağım" diyen el üstünde tutulurken 'çocuklar ölmesin' diyen bir öğretmeni çocuğuyla birlikte hapse atıyorlar. tarih hepinizi yargılayacak.

  • bir bucuk sene kadar onceydi sanirim. bir gun ekmek almaya indim evin altindaki firina.. bu memleketin paralari eskidir, gunluk hayatta otobuse, bakkala verdiginiz bozukluklar 60'lar, 70'ler, 80'ler tarihli madeni paralar olur genelde. daha eski olanlarin rengi biraz daha koyu olur haliyle, 60 oncesi mesela bu yuzden belli eder kolaylikla kendini. bende de eskiye merak var, hep bakarim harcarken, hosuma gider..

    neyse, dedim ya firindayim ekmek aliyorum.. tam kadina parayi denklestirirken, dikkat ettim bir "20 centimes"in rengi hafif koyu. bir cevirdim arkasini baktim: 1920 yaziyor uzerinde!

    100 senelik para, elimde, hala tedavulde.. veremedim tabii, ayirdim bir kenara hatira.

    fakat diyecegim su; bu kistasi alin, icler dislar yapin, bizim memleketteki diger herseyle kiyaslarken kullanabilirsiniz cok rahat. fark asagi yukari her konuda ayni oranda cikacaktir.

    dusun, bakkaldan sigara aliyorsun, sana para ustu olarak 1920 tarihli para veriyor. sene olmus 2020! boyle de bir memleket iste..

  • dolu dolu, tok bir sesle "evet, malım tuba" derken hoca; aslında tuba'ya akademik hayatında başarılar diliyor.

  • durup durup "enflasyonun sebebi faizdir" diye çığırmayı kes! bu ülkede enflasyonun da faizin de tek sebebi sensin. avrupa'da hiçbir ülkede faiz yok. "0" faiz... (yazıyla sıfır) estonya'sından isveç'ine kadar sıfır. o ülkelerin hiçbirini müslümanlar yönetmiyor.

    avrupa ülkelerinde faiz oranları:

    bosna-hersek 3.09
    romanya 1.25
    polonya 0.1
    ingiltere 0.1
    avusturya 0
    belçika 0
    bulgaristan 0 (şundan bari utanın)
    kıbrıs 0
    estonya 0
    finlandiya 0
    fransa 0
    almanya 0
    yunanistan 0
    irlanda 0
    italya 0
    letonya 0
    litvanya 0
    lüksemburg 0
    malta 0
    hollanda 0
    norveç 0
    portekiz 0
    slovakya 0
    slovenya 0
    ispanya 0
    isveç 0
    danimarka -0.6
    isviçre -0.75

    şimdi bir de faizin en yüksek olduğu ülkeleri inceleyelim. bu ülkelerin en büyük ortak noktası sınırsız yetki, sıfır sorumluluk duygusu ile hareket eden popülist diktatör bozuntuları tarafından yönetilmeleri.

    1- venezuela 38.76
    2- arjantin 36
    3- zimbabve 35
    4- yemen 27
    5- liberya 25
    6 -surinam 25
    7 -kongo 18.5
    8- iran 18
    9- haiti 17
    10- türkiye 17
    11- sudan 16.5
    12- angola 15.5
    13- sierra leone 15
    14- güney sudan 15
    15- gana 14.5
    16- özbekistan 14
    17- uruguay 13.5
    18- malawi 12
    19- gine 11.5
    20- nijerya 11
    (şu bizi soktuğunuz kepaze listeye bir bakın)

    sen madem faiz ve enflasyona karşıydın, o zaman döviz bolluğunda bilime ve insana yatırım yapacaktın. liyakate önem verecektin. ülkenin 80 yıllık kurumlarını yok paraya yabancılara satmayacak, üretime dönük projelere destek verecektin. 1 liralık işi tanıdığına 10 liraya paslamayacaktın. her şeyden önce demokrat ve adaletli olacaktın.

    soruyorum; garantili köprülerin mucidi kim? garantili yolların, garantili havalimanlarının, hasta garantili hastanenin mucidi kim?

    cehape zihniyeti'nin yaptığı istanbul-ankara otoyolu gidiş-geliş toplam 8 lira (yazıyla sekiz) onu da zorladı zorladı 48 lira yaptı bu akp. şimdi ne oldu kim bilir. ama bunların 5'li çeteye yaptırdığı istanbul-izmir otoyolu 740 lira! yahu 8 lira nere? 740 lira nere? o da yol bu da yol.

    senden önce bu ülkeye havalimanı yapan olmadı mı? her yerde havalimanı vardı bu ülkede. hepsi de devlete aitti. hani kim garantiyle havalimanı yapmış cumhuriyet tarihinde göster bana. neymiş devletin kasasından para çıkmıyormuş. belli çıkmadığı, görüyoruz gireni çıkanı.

    mesela küçük bir örnek;

    kütahya'ya yapılan zafer havalimanı. 2044 yılına kadar yıllık 1.3 milyon yolcu garantisi verilmiş. 2019 senesinde sadece 82 bin yolcu kullanmış burayı. geriye kalan 1.2 milyon yolcunun parası hazineden ödenmiş. 2020 yılında ise 14 bin yolcu kullanmış. yani neredeyse garanti edilen sayının tamamını millet ödemiş. (üstelik döviz üstünden) ya niye böyle bir garanti var?

    eğer ihtiyaç yoksa neden böyle yerlere havalimanı yapıyorsun? eğer ihtiyaç varsa neden geçmiş hükümetler gibi normal finansman yöntemleri kullanmıyorsun? illa özel sektöre yaptıracaksan neden sömürge valisi gibi tuhaf anlaşmalar yapıyorsun? neden şeffaf değilsin? şeffaf değilsin çünkü kurduğun rejimin adı kleptokrasi yani hırsızlar rejimi.

    efendim neymiş? hazret savunma sanayini ilerletmiş. ha pardon o zaman ya özür dilerim. madem savunma sanayini ilerlettiniz o halde memleketin anasını belleyebilirsiniz! n'apalım yani kuzey kore'de nükleer bomba yapıyor ama halkı sürünüyor.

    yahu senin merkez bankanda para yok. her şeyi ithal ediyorsun. hayvancılık bitmiş. tarımın infilak etmiş. paran pul olmuş. insanların yarınını göremiyor. herkes mutsuz. herkes umutsuz. ülkeden kaçan kaçana.

    işin boktan kısmı yarın iktidardan indiklerinde ülkeyi soyup soğana çeviren o garantili anlaşmaların iptalini engellemek için olası davalara bakacak mahkemeleri ingiltere'ye devretmişler. yani türk yargısı bakamıyor bu ihalelerin içeriğine hiçbir şekilde. bağırın ulan yerli ve milli erdoğan diye!

    (bkz: sıkılıyorum bunalıyorum isyan ediyorum isyan)

    bakın gelecek kuşaklar sizi affetmeyecek. istediğiniz kadar susturun medyayı. istediğiniz kadar tepinin anlatacağız çocuklarımıza; "bunların zamanında patates, soğan kuyruklarına girdik" diye.

    böyle kalemi elimize alacağız. geçeceğiz koca koca panoların karşısına. dedektif polisler gibi şekiller çizerek, gazete küpürleriyle, rakamlarla, verilerle bir bir anlatacağız ne haltlar yediğinizi.

    "bak evladım böyle böyle çaldılar, şöyle şöyle soydular, şu vatansever insanlara kumpas kurdular, bu şerefli insanlara şantaj yaptılar, her doğru söyleyeni içeri atıp, her namussuzluğa alkış tuttular. bak şu herife ülkeyi parsel parsel sattılar, sonra bu hırsız adamın önüne yattılar, sonra hep birlikte ceplerine baktılar, şurdaki adamın ülkesinde savaş çıkardılar, sonra oradaki manyakları buraya doldurdular" diye tek tek anlatacağız. tarih kimin ne mal olduğunu yazmaya başladı hiç merak etmeyin siz. sizden korkan sizin gibi olsun.

    son olarak;

    faiz ve enflasyon bir şeylerin sebebi değil ancak sonucudur. tembel bir öğrenci sınıfta kaldığı için aldığı kötü notları suçlayabilir mi?

    "sınıfta kaldım çünkü notlarım çok düşük. bütün suçlu o allah'ın belası rakamlar. tüm bu yaşananlar külyutmaz çetesinin ve asal sayı lobisinin bir oyunu. ezanlarımızı susturamayacaksınız, bayrağımızı indiremeyeceksiniz" diyebilir mi?

    maalesef ülkeyi yöneten kafa bu.

    iki gün önce bir sokak röportajında izledim. adamın teki deprem felaketlerinin sebebi olarak insanların fox tv'yi izlemesini işaret etti. içimden "işte geleceğin merkez bankası başkanı" dedim... hepinize iyi haftasonları.

  • “işleri düzeltmeye katkıda bulunun”

    en son boğaziçili gençler katkıda bulunmaya çalıştıklarında yaka paça göz altına alındılar.o zaman çıkıp iki kelam ettin mi ? kendisine saygım büyük ancak işlerin düzelmesine katkıda bulunmamızı istiyorsa kendisi de elini taşın altına koysun.bir kere iktidarı eleştirdiğini görmedik şu ana kadar.gençler bu işi tek başlarına başaramaz anlayın artık.