41 entry daha
  • herkes ideolojik kavgaya girmeden önce belirteyim, bu bölüm ideolojik bir eleştiriden ziyade bir yeşilçam eleştirisi gibi geldi bana.

    yeşilçam'ın yüzeyselliğinin ve gerçeklerden kopukluğunun, eğitim görmüş fakat deneyimsiz enayi insanları hayatın sadece siyah ve beyazlardan ibaret olduğu şeklinde yanıltmasını hicvetmiş. burada ideolojik kuramların değil insanların onu nasıl idealize ettiği sorunu var. sınıf farkının, insanlar arası diyalogda azınlıkta fakat aklî olana nasıl bir lost in translation yaşattığını gösteriyor.

    misal, kemal hoca yerli halkla konuştuğu esnada, köydeki kadınlara kapsayıcı bir söylemle "kadınlarımız!" diye hitap edince köylü söylemdeki mahiyeti anlamıyor ve alınarak "kadınlarımız ne demek lan dümbelek!?" diye çıkışıyor. ardından kemal hoca kendini bir shitstormun merkezinde buluyor ve durumu izah etmek zorunda kalıyor. yetmiyor, köylüler izahı kabul etmiyor, kemal hoca "kadınlarınız" dedim diye yalan söylemek zorunda kalıyor.

    aydın geçinen bir adam orada yabancılaşma yaşıyor. başta iyi niyetli şekilde önder olma, cahil halkı aydınlatma çabasının ucuz bir romantizm olduğunu anlıyoruz.

    kooperatif kemal'in hatası, köyde yaşayan insanların bataklığa saplanmış ve kurtarılmayı bekleyen birer melek olduğunu sanması. kendini ilahi bir görevli sanarak köy halkını çok hafife alıyor ama bunun farkında değil. çok komik, çok trajik.

    - kemal bey, siz neden ideallerinize dönmüyorsunuz?
    + ideal mi kaldı? muhatabım mı var amına koyayım?

    cem yılmaz'ın böyle bir hikaye yazmasında, zamanında dicle üniversitesi'nde yaptığı etkinliğin de etkisinin olduğunu düşünüyorum.
258 entry daha
hesabın var mı? giriş yap