hesabın var mı? giriş yap

  • firdevsleşmek adlı metamorfizmayı bir kontrollü deney grubuyla halkımıza öğretmeye yönelik oldukça bilimsel bir dizi.

    kontrol grubu: firdevs

    deney grubu: adnan, matmazel, nihal, bihter, behlül, arsen ve niceleri.

    deney: bir adet firdevs birbirinden salak insanların teletubbyler gibi mutlu yaşadığı kocaman bir eve yerleştirilir, firdevs'in sürekli car car konuşurak ve her işe burnunu sokarak tüm deneklerle fikir teatisi sağlanır.

    deney sonucu: dizinin başlangıcında son derece gerizekalı bir o kadar da saf olan deneklerin bölümler ilerledikçe zekileştiği; entrika, dolap çevirme, kumpas, septisizim vb. konularda starter düzeyinde bile değilken birden upper intermediate seviyesine zıpladıkları gözlemlenmiştir. deneklerden adnan ziyagil'in "yedi uyuyanların önde gideni" olmasına rağmen hilmi önal'a yaptığı dalavere ile; diğer denek mademoiselle deniz decourton'un ise tipik bir firdevsium davranışı olan "şüphelen, kafanda kur, çaktırmadan dikizle" yöntemini başarıyla uygulamasıyla deneyin %99 oranında başarılı olduğu ortaya çıkmıştır.

    deneyin başarısız yönleri: peyker hala salaktır.

  • her canlinin dogumundan olumune kadarki kalp atisinin asagi yukari ayni sayida olmasi.

    yani bir kopek 12 yasinda oldugunde " insan olsa bilmem kac yasindaydi" denmesinin sebebi, kalp atisi insandan daha hizli olan kopeklerin hissettikleri / yasadiklari surenin (buyuk ihtimalle) bizimle ayni surede oldugu icindir. (kucaginiza kedi veya kopek aldiginizda kalplerinin ne kadar hizli attigini farkettiniz mi?)

    baska bir ornek de sinekler hakkinda verebiliriz.
    bizim oldurmek icin kaldirip savurdugumuz elimizin onlar icin agir cekim gibi cok yavas haraket ettigi, bizim icin hizla yagan yagmurun sineklerin gozunde tanelerinin arasindan ucabilecek kadar yavas hizda yagiyor olmasi gibi.

  • net bir şekilde türünün en iyilerinden biri olmuş. oyuncu seçimleri tarz olarak klişe olsa da düzgün oturtulmuş. çok kafa yorulması gereken bir konu işlemesine rağmen pek fazla açık bırakmamış. bıraktığı açıklardan birisi aslında açık değil fakat yanlış yorumlandığı için açık olarak gözüküyor. diğeri ise ağır bir muamma. şimdi açık olarak lanse edilmesine rağmen açık olmayan ve senaryoya düzgün oturtulan durumu irdeleyelim.

    --- spoiler ---

    birçok izleyici filmin sonunda bill cage'in iki gün geriye gittiği yanılgısına düşmüş, burada öyle bir durum yok. basitçe örneklemek gerekirse sallamasyon tarihleri ve saatleri referans vererek olayı netleştirelim;

    a-20 eylül 2020 saat 06:30 bill cage karakteri londra'ya iner.
    b-20 eylül 2020 saat 12:00 bill cage karakteri askeri üste kelepçeli olarak uyanır.
    c-21 eylül 2020 saat 06:30 bill cage karakteri üsten askeri harekat noktasına gitmek için ayrılır.
    d-21 eylül 2020 saat 11:45 bill cage karakteri harekat noktasına iner.
    e-21 eylül 2020 saat 12:00 bill cage karakteri alfayı öldürür ve ölür.

    e sekmesi alfanın ölüm tarihi ve saati olduğu için zamanı 24 saat geriye alır ve b sekmesi filmin checkpointi olur. bu dönemden sonra her ölümün tarihi ve saati ne olursa olsun bill cage karakteri b sekmesinde uyanacaktır.

    peki bill cage karakteri nasıl oldu da filmin sonunda a sekmesinde uyandı sorusunun cevabı da karakterin omegayı öldürmesiyle alfadan ayrı yeni bir checkpoint oluşturmasında saklı. şimdi sekmeleri tekrar düzenleyelim;

    b-20 eylül 2020 saat 12:00 bill cage karakteri askeri üste kelepçeli olarak uyanır.
    c-21 eylül 2020 saat 00:30 bill cage karakteri üsten askeri paris'e gitmek için ayrılır.
    d-21 eylül 2020 saat 06:00 bill cage karakteri ekip ile beraber paris'e iner.
    e-21 eylül 2020 saat 06.30 bill cage karakteri omegayı öldürür ve ölür.
    a-20 eylül 2020 saat 06:30 bill cage karakteri londra'ya iner.

    özetlemek gerekirse, 21 eylül saat 12:00'da alfayı öldürüp 24 saat geriye dönen ve kelepçeli şekilde üste uyanan bill cage karakteri, omegayı 21 eylül saat 06:30'da öldürünce yine 24 saat geriye dönerek helikopterde uyanır ve londra'ya iner.

    bu kısmı hallettikten sonra daha önce bahsettiğim muamma kısmına geliyoruz;

    bill cage karakteri zamanı mı geriye alıyor, yoksa bir gün önceden tekrar mı yaşamaya başlıyor. burası ince bir nokta neticesinde zamanı geri alıyor ise;

    bill cage karakteri öldüğünde tüm zaman çizelgesi geriye gider ve o an herkes baştan başlar.

    fakat bir gün önceden tekrar yaşamaya başlıyorsa başarısızlıkla sonuçlanan denemeler arkasında farklı bir çizelge bırakıyor, yani bill cage karakterinin her ölümü bir paralel evren oluşturuyor.

    asıl sıkıntı film, karakterin komple günü sıfırladığını irdelese de işleyiş olarak bunu göstermiyor olması, bunun en basit örneği rita vrataski karakterine ulaşmaya çalıştığı denemelerden birinde görünüyor, sekansı hatırlayalım;

    bill cage karakteri şınavdan sonra dönerek askeri aracı aşmak ister ve ölür, o andan itibaren çavul farell'i görürürüz. onun ve o sırada orada bulunan diğerleri için hayat devam etmektedir. film omega ve alfayı anlatırken zamanın geriye alındığından bahsetse de gösterimde sanki bill cage karakteri öldüğünde o zaman çizelgesini geride bırakıp kendisine yeni bir çizelge yaratıyor gibi gösteriyor.

    bunu tablolamak gerekirse;

    123456789 normal bir zaman çizelgesi akışı iken,

    filmin anlattığı;

    12345678787878787878789 (çizelge içi tekrar)

    filmin gösterdiği;

    12345678
    12345678
    12345678
    12345678
    12345678
    12345678
    12345678
    12345678
    123456789

    bana kalırsa filmin belli çerçevelerini kabul ettiğimizde (zamanı geri alma gibi) tek açık noktası burası kalıyor, bunu netleştirmedikleri gibi ola ki eğer ikinci durum söz konusu ise ortaya şöyle de bir sorun çıkıyor;

    rita vrataski karakteri sırf bill cage karakteri kendi çizelgesinde savaşı kazanmış olsun diye, defalarca kendi zaman çizelgesini yakmış oluyor.

    üstelik aynı karışık durum rita vrataski karakteri için de geçerli, rita vrataski de bu durumda arkasında bir sürü paralel evren bırakmış oluyor.

    bu gibi durumlar çok karışık sonuçlara çıktığı için muhtemelen kimse arkada paralel evren bırakmıyor ya da yeni bir çizelge oluşturmuyor. komple tüm zaman geriye alınıyor karakterler tarafından. fakat senaristler filme mizah katmak için karakter ölümünden sonraki sahneleri koyarak bu kısmın bir açık olarak gözükmesine sebep olmuş. buna istinaden filmden sadece bir puan kırıyorum. o da emily blunt'un full metal bitch performansı hatrına.

    9/10

    --- spoiler ---

  • site:edu [konu] exam yazıp adres çubuğunda ya da google da aratırsanız, çalıştığınız, hazırlandığınız sınavın konusu ile ilgili ne gibi sorular sorulmuş görebilirsiniz.

    örneğin, site:edu trigonometry exam yazıp google'layalım. şimdi tek yapmamız gereken görsellerde çıkan sayısız yazılı sınavda seçtiğimiz konuyla ilgili ne gibi sorular sorulmuş incelemek.

  • eskiden narkoz yoktu da cerrahi müdahaleler nasıl yapılıyordu, millet acıdan bayılsın diye mi bekleniyordu derken osmanlı'da bunun için adamotunun kullanıldığını okumak.

    “luffahın (adamotu) dış etini koparıp özünü, dövüp tatlı badem yağıyla ovasın. bir gün bir gece dura. her kime cerrahi müdahale etmek istersen bu devadan aç iken bir dirhem veresin. biraz vakitten sonra göresin ki hasta yatmıştır, kendini bilmez. ondan sonra ne türlü tedavi edersen edesin. bu devadan büyük adama bir dirhem, küçüklere miktarınca veresin. ben ömrüm boyunca başka murkıdd (anestetik) kullanmadım.”

  • domates fideleri arasına ekilen kadife çiçekleri beyaz sinekleri uzaklaştırıp toprağı zenginleştirirken, fesleğenler ise domatese keskin bir tat vererek aromasını renklendirir

  • --- spoiler ---

    rickon'un zik zak çizerek koşmayı akıl edemediği bölüm olmuştur. zaten normal şartlar altında da bu akılla pek fazla yaşamazdı.

    --- spoiler ---

  • hababam sınıf'ının mahmut hoca'sı münir özkul'un milyarder filminde de mahmut hoca rolünün devamını oynadığı gerçeği.

    bugün denk geldiğim milyarder filmini izlerken geçen replik ile vay amuaa tepkisi eşliğinde kafamda şimşeklerin çakması sonucu tüme varım yaptığım olay.sonrasında merak ettim biraz araştırdım hababam sınıfı filmleri aşağıdaki tarihlerde çekilmiş.

    hababam sınıfı 1975

    hababam sınıfı sınıfta kaldı 1976

    hababam sınıfı uyanıyor 1977

    hababam sınıfı tatilde 1978

    hababam sınıfı dokuz doğuruyor 1979

    hababam sınıfı güle güle 1981

    milyarder filmi ise 1986 yılında çekilmiş.hababam sınıfı güle güle filmi aynı zamanda mahmut hoca karakterinin olmadığı tek hababam sınıfı filmi.ayrıca bu filmde hafize ana'nın nazlı adında bir kızı olduğunu bilgisini de cebe atıyoruz.milyarder filminde ise mahmut hoca ile boncuk sultan(hafize ana) evlenmişler ancak kızları ölmüş ama nasıl öldüğü bilgisi yok.bu ölümün getirdiği yıkım ile boncuk sultan yatalak olmuş ve konuşamaz durumda.

    son olarak aşağıdaki repliğe bakıyoruz.

    gazeteci1: milyarderle konuşamadık bari seninle konuşalım amca.adın ne senin?
    mahmut hoca: şey mahmut... mahmut hoca derler.
    gazeteci2: şu şapkanı takar mısın mahmut hoca. niye hoca diyorlar imamlıkta mı yaptın?
    mahmut hoca: yok oğlum yapmadım.biletçilik benim mesleğim değil.öğretmendim emekli oldum.biz evde iki kişiyiz.kızım vefat ettikten sonra hasta karımla birlikte yaşıyorum.ama bugünlerde emekli maaşı malum iki kuru başa bile yetmiyor.enflasyonda malumunuz.geçinemeyince bende bilet satmaya başladım.

    üzerinden yıllar geçsede yeşil çam filmleri(özellikle kemal sunal ve şener şen filmleri) izledikçe izlettirir her yaşımda farklı bir detay, farklı bir mesaj yada tespit yakalarım.gerçektende bazen okadar ince görmüşler ki insan hayret etmeden edemiyor.görünen köy klavuz istemez o nedenle bu konuda çok bıkbık yapmayacağım.sanatın özelliklerinden biride kalıcı olmasıdır.kendi adıma bize bu kalıcı eserleri bıraktıkları için emeği geçen tüm büyüklerimize teşekkür ederim.eyorlamam bu kadar.

    debe editi: aslında daha çok okuyucuyum. es kaza debeye girmişim bari bir işe yarasın. bugün sizde bir değişiklik yapın hayatınızda ki değer verdiğiniz insanlara sevginizi belirtin.sevindirin onları.

    iyi ki hayatımdasın güzel insan.seni seviyorum.

  • henüz hepsini izleyemesem de geçen gün anacığımla bi sahnesine rastlayıp bizi derin düşüncelere daldırmış olan dizidir.

    --- spoiler ---

    şu babası yunan oldu diye kendini yerden yere atan kızı izledik. ben bi yandan mandalinamı soyup diğer yandan çay içerken diziye direktif veriyordum:

    "tamam lan abartma yunansa yunan kaç yıl olmuş görmemişsin git sarıl öp babanı ağlama bu kadar" falan.. sonra kadın anam dedi ki ; düşünsene baban akepeli olmuş elinde ampullü bayrak eve geliyor ?

    --- spoiler ---

    düşünemedim !

    aboovvv içim titredi yemin ediyorum.. 3 dakika falan sessizce bakıştık. sonra karar verdik: evden kovarız.... canım babam akepeli olmadığın için teşekkürler seni çok seviyorum

    edit: debemin zamanlaması manidar olunca sosyal mesaj vermeden edemedim.. okuyun zaten eliniz paylaşa gidecek : imam hatipler kapatılsın!

  • not: işbu entry yanlış anlaşılmasın, yahudi sevicisi ya da hater'ı değilim. yalnızca 3. bir kişi olarak kişisel görüşlerimi ve akademik kaynak görüşlerini içermektedir.

    yahudiler genel anlamda gerçekten üstün zekalıdırlar. ancak bu iş "armut piş ağzıma düş" şeklinde gökten gelmemiştir. nasıl olduğunu biraz inceleyelim;

    yahudiler, 1948 yılında filistin'den toprak bölünerek israil adındaki ülkelerini kurmuşlardır. bu çözüm arapların hoşuna gitmemiş, hatta takip eden yıllarda konu yüzünden birkaç savaş söz konusu olmuştur. yeni kurulan devletten rahatsız olduklarından dolayı sürekli toprakları işgal etmeye çalışmışlardır.

    yahudiler, birbirlerine et ve tırnak gibi bağlı olan bir millettir. bu özellikleri onları yıllardan bu yana kenetlemiş ve hep birlikte başarılı adımlar atmalarına sebep olmuştur. "toplum" ve "millet" farklı kavramlardır. toplum dediğimiz kavram, bir yığın insanın birbirine tahammülü olmadan bir arada yaşamak zorunda olmasından gelmektedir. ancak millet, birbirini koruyan ve yücelten bir kavramdır. yahudilerde bunu görebiliyoruz.

    israil devleti kurulmadan önce bütün başarılı yahudiler avrupa'da, amerika'da yaşamaktaydı ve çok başarılı şirketlerde çalışmaktaydı. sözün özü, hepsi donanımlı insanlardı. ülke kurulduktan sonra hepsi kendi ülkelerine dönerek, önceden çalıştıkları ülkelerde öğrendiklerini çabucak kendi ülkelerine adapte edebilme şansı buldular. yani şöyle bir ülke hayal edin: siz laboratuvarda çalışma yaparken "bu nedir be gacım yoww" gibi bir cümle kuracak hiç kimse yok. herkes birbirinden donanımlı. bütün bu sebepler yahudilerin her geçen yıl daha da güçlenmesini sağlamıştır.

    fakat asıl sorumuz neydi, bu insanlar "nasıl" böyle üstün zekalı? doğuştan mı geliyor?

    cevap: hayır. bu ırkın üstün zekası doğuştan geliyor fakat "came out of nowhere" şeklinde değil. her şey planlı. nasıl olduğuna göz atalım:

    eğer dikkat ettiyseniz sınıfınızdaki başarılı öğrencilerin ya da çok başarılı olmuş milyarder dahilerin genelde gözlüklü olduklarını görürsünüz ve çoğunun sıkıntısı da miyoptur, yani uzağı görememektedirler. miyop dediğimiz olay göz bebeğinin olması gerektiğinden fazla büyümesinden kaynaklanmaktadır. göz bebeğinin fazla büyümesini kontrol eden gen, beynin neokorteks denilen bölümünün büyüklüğünü de kontrol etmektedir. bu da, başarılı ve zeki insanların neden genelde gözlük taktığını bize bir nevi açıklamış oluyor.
    2. kaynak

    bütün ırkları karşılaştırdığımız zaman en çok miyopluğa sahip olan ırk aşkenazi yahudileridir. aşkenaziler, 4 etnik gruptan bir tanesidir. nobel ödülünü kazananların, satranç dahilerinin, en üstün matematikçilerin ve en başarılı uluslararası briç oyuncularının büyük çoğunluğu aşkenazi yahudilerinden oluşmaktadır. bu saydığım alanlar genellikle bir ırkın entellektüel başarılarını ölçmek için kullanılan alanlardır.

    yahudiler, dünya popülasyonunun yalnızca %0.2'sini oluşturduğu halde forbes'un 400 kişilik en zengin listesinin %10'unu oluşturmaktadır. bunların da %10'u en başarılı ceo'lardan, %30'u da nobel ödülü kazananlardan oluşmaktadır.1901 ile 1985 yılları arasında verilen 541 nobel ödülünün 91'i yahudiler tarafından kazanılmıştır. avrupalıların kazanma oranı 100 milyonda 75 iken, yahudilerde bu oran 100 milyonda 667'dir.

    amerikalıların kazandığı (2008 yılına kadar) 200 nobel ödülünün 62 tanesi yahudiler tarafından kazanılmıştır, bu da %31 gibi bir orana tekabül etmektedir.
    almanların kazandığı 89 ödülün 21'i yahudidir. alan ödülü kazanan her 7 almanın 3'ü, her 16 matematikçi amerikalının 6'si yahudidir. nobel ödülü kazanan ekonomistlerin %45'i de yahudidir.

    uluslararası briç oyuncularının 156'sının 55'i yahudidir, rus satranç oyuncusu büyükustaların %44'ü, gary kasparov ve boby fischer da dahil olmak üzere yahudidir.

    peki bu işi nasıl başarıyorlar?

    zulüm ve ayrımcılık hipotezi: yahudiler yüzyıllar boyunca daima dışlanmıştır. bu durumda, "survival of the fittest" yani en güçlü olanın hayatta kalma prensibi süregelmiştir. hayatta kalan yüksek iq'ya sahip yahudiler, torunlarına bu genleri aktarmayı başarmışlardır. yahudiler, bunca zaman bir ülkeye sahip olmadıklarından dolayı göçebe olarak yaşamak zorunda kalmışlardır. bu yüzden paraya değer verirler ve nasıl kullanacaklarını çok iyi bilirler. dolayısıyla, banka sektöründe birçok yahudiye rastlamamız da bir tesadüften ibaret değildir.

    genetik olarak aktarılan zeka teorisi: aşkenazi yahudilerinin ebeveynleri yüksek derecede zekaya sahip olduğundan dolayı çocuklarını da bu yönde besin değeri yüksek ve akıllıca beslediklerinden dolayı gelcek nesillere de kendi sahip olduklarını aktarabiliyorlar.

    güçlü aile ve ırk ağı teorisi: daha önce de bahsedildiği gibi, uzun yıllar boyunca ayrımcılığa maruz kaldıklarından dolayı bu durum onları birbirine kenetlenmiş hale getirmiştir. dolayısıyla birbirlerine her konuda yardımcı olup geniş bir networke ulaşmalarını sağlamışlardır.

    a.godley'nin şans teorisi: adından da anlaşılacağı üzere a. godley tarafından ortaya atılmış teoridir. bu teoride, yahudilerin tarih boyunca süregelen olaylar silsilesinde bütün faktörler onların başarılı olmaları yönünde gelişmiş ve bu bağlamda şans onların tarafında olduğu için başarıya ulaşmışlardır.

    kaynak