hesabın var mı? giriş yap

  • ezanın her vakitte farklı makamda okunmasının, o makamın türünden kaynaklanması. merak eden varsa onların sorularına cevap olur umarım. şöyle biraz detay vereyim:

    * sabah - sabâ
    sabâ makamı insana güç ve zindelik veriyor. yeni uyanan insanların güne daha dinç başlamalarını sağlamak için de sabah ezanı bu makamda okunuyormuş.

    * öğle - uşşâk
    uşşâk makamı dinginlik verdiği için günün en tempolu döneminde insanları istirahat ettirmesi için tercih ediliyormuş.

    * ikindi - rast
    bugün rast makamı neden tercih edilmiş bilmiyorum ama osmanlı döneminde her perşembe ikindi vakti nihavend makamında okunurmuş. sebebi ise makamın neşeli olmasından kaynaklı. cuma gününe yaklaşmanın sevincini anlatıyormuş.

    * akşam - segâh
    segâh makamı biraz daha hızlı. akşam vaktinin darlığı nedeniyle tercih edilmesinin yanında karanlık çökerken verdiği mistik duyguların da etkisi varmış.

    * yatsı - hicâz
    hicâz makamı ise uyku sorununa iyi gelmesiyle bilinir. bu yüzden uykuya yakın olan vakitte bu makamda okunurmuş.

    * cenaze salâtı - hüseynî
    bu makam insana ferahlık, sükunet verdiği için cenazelerde bu makam tercih edilirmiş.

    bi' aydınlanmadım desem yalan olur. yanlışım varsa düzeltilmeye açığım.

    edit: düzeltme pisadam'dan geldi. sabâ makamının zindeliği değil mistiği, gizemi ifade ettiğini söylüyor. ayrıca hüseynî makamı da ferahlıktan çok huzur ve hüzünle alakalı imiş. kıymetli bilgileri için teşekkür ediyoruz kendisine.

    edit 2: bu düzeltme de kitarobit kaynaklı: yukarıda hız farkından bahsetmişim ancak makamları farklılaştıran şey hız değilmiş. eklemeden geçmeyelim. bilgi için teşekkür ediyoruz.

    edit 3: nukleer baslikli kiz'dan çok şaşırtıcı bir bilgi geldi, onu da paylaşayım. kıyamet akşam ezanından sonra kopacağı ve fazla zamanımız olmayacağı için diğer vakitlerden daha kısa sürüyormuş. "kıyamet anının hızına ve telaşına işaret ediyor." diyor. kendilerine çok teşekkürler.

    edit 4: alperz der ki, bunlardan farklı makamlarda da okunuyor. doğru söylüyor. internette farklı farklı sıralamalar bulabilirsiniz. onun katkılarıyla şuraya ekleme yapayım:

    sabah: sabâ, gerdâniye, dilkeşhaverân, rehâvi
    öğle: rast, hicâz, sabâ
    ikindi: uşşâk, beyatî, hicâz
    akşam: rast, segâh, evc
    yatsı: uşşâk, beyatî, hicâz

    bir sürü teşekkürler kendisine.

    görüyor ve arttırıyorum, edit 5: buralar hep entry olacak da kıyamet meselesi hakkında bilgi verdi. kıyamet aslında herhangi bir vakitte kopacakmış. akşam zannedilmesinin sebebi ise ikindiden sonra hz. muhammed'e kıyametin ne zaman kopacağı sorulduğunda "akşam ezanı kadar yakın." demesi ve bunun yanlış yorumlanması imiş. ilginç bilgiler gelmeye devam ediyor. sağ olun, var olun.

    yetmiyor efendiler, edit 6: sabah aksam 1 adet de makam sıralama uygulamasının ülkelere göre değiştiğini söylüyor. diyor ki, makamlar bizde vakitlere göre değişirken örneğin fas'ta günlere göre değişiyormuş. yemnediyom çok ilginç geldi bu. kendisine teşekkürlerimi gönderiyorum.

  • ulan bu ronaldo nasıl bir adam ya. james adama dünyanın en kolay golünü attırıyor. adam sanki golü kendi yaratmıs da atmış gibi kendi şovunu yapıyor, yanına gelen james' i görmezden geliyor falan.

  • 30 saniye kadar baktım fakat @2'ye yaraşır komik bir yorum bulamadım bu fotoğrafa. tüm sosyal medya kullanıcılarından özür diliyorum.

  • futbolculuğu döneminde sağlam bir defans oyuncusuydu, tekmeye kafa uzatırdı, keşke o kadar sık uzatmasaymış.

  • rüyamda galatasaray formalı sırtı bana doğru dönük bir futbolcu gördüm

    -zlatan diye bağırdım

    - ben necati dedi.

  • (bkz: #80356860)

    dün gece oynanan maçta portland trail blazers, oklahoma city thunder’ı 104-99 yenince, cj mccollum kariyerindeki ilk play off galibiyetini kazanmış oldu. maçın ardından yapılan basın toplantısında kendisine sorulan “jennifer’a bir mesajınız var mı?” sorusuna gülerek, “kendisine minnettarım” cevabını vermiş.

    daha sonra da, “seni neredeyse unutuyordum jennifer, sen bir efsanesin” diye tweet atmış. jennifer'da şöyle bir cevap vermiş.

    portland trail blazers resmi twitter hesabı da galibiyeti jennifer'a armağan etmiş. bknz

  • zweig'ın freudcu novella'larından bir diğeri.

    anlatıcının gizli bir hayranlık duymasına rağmen arasına mesafe koyduğu satranç şampiyonu mirko czentovic dikkat edilirse hep köylü oluşu, dar bir çevreden gelişi, düşünsel melekelerinin kısıtlı oluşu nedeniyle dıştalanırken, dr. b. her defasında bu satranç devini mat edecek kişi olarak görüldüğünden genelde abartılı bir bakış açısıyla yorumlanmıştır. dr. b. bir kahraman arayışının doğal sonucudur, çünkü 2. büyük sömürü savaşı hâlâ sürmektedir. savaşın haricindeki, gemiyle yolculuk yapan insanların bile bilinçaltında savaş düşüncesinden kaçamadıklarını müşahede ediyoruz. bu aynı zamanda dış dünyaya dönük bir yabancılaşmanın da sonucudur. cephedeki faşist generaller yığınların kaderiyle satranç tahtasında oynarken, gemideki yolcular ancak basit bir satranç oyunu oynayabileceklerdir! (insanın aklına ister istemez fellini'nin e la nave va [ve gemi gidiyor] adlı filmi geliyor.)

    aslına bakılırsa, düşünsel açıdan, maneviyat bakımından asıl güçlü olan kişi bizatihi czentovic'dir. nitekim dr. b'nin geçirdiği nöbetle birlikte tasavvur edilen kişi olmadığı anlaşılır. sanıldığı gibi kahraman filan değildir. bu, faşizmin eğip büküp ruhunu teslim almak için çaba gösterdiği bir adamın zamanla nasıl parçalandığının, ikiye bölündüğünün sahih bir göstergesidir.

    diğer yandan, satranç oynarken geçmişin kuyusuna doğru düşmesi trajedinin hatırlanmasını içerir. burada freud'un sözünü ettiği "hatırlayarak aşma" bahsi söz konusu değildir. zweig, nazilerin izole ettiği bir bünyenin maziyle hesaplaşmasının sona erdiğini, bunun bizzat kendisini tedavi eden doktor tarafından da salık verildiğini bize bildirir. dolayısıyla dr. b. direktife uymuş, trajediyi bastırmıştır (maziyi unutmuştur). "uygarlık bastırılmışlıklar üzerine kuruludur," diye yazar freud.

    dr. b'nin trajediyi bilinçli olarak unutmasını ya da bastırmasını büyük sömürü savaşı boyunca yapılan katliamları, işlenen cinayetleri, toplama kamplarını unutan bir nesile dönük eleştiri hükmünde okuyamaz mıyız? pekala mümkündür. öngörüsel bir durumdur bu. savaş sonrası nazilerin bir kısmı kurtulmuştu ve yargılanmadan eski yaşantılarına avdet etmişti. onlar vicdan azabı duydular mı? genelde "üstlerimizden emir aldık" diyerek geçiştirdiler ve işledikleri kabahati ötekilerin omuzlarına yüklediler. dr. b'nin edimi de benzer bir biçimde yorumlanamaz mı? mazi karanlıktır ama o da unutmuştur işte olan biteni. üstelik savaş daha sona ermeden. savaş bittikten sonra dr. b. gibi savaştan sağ çıkan birçok insan olan biteni unutacak ya da bastıracaktır. ta ki bastırılan geri dönme tehdidinde bulunana dek!

    bu yanıyla finaldeki satranç kapışmasını ikili bir mücadeleden ziyade, freud'un sözünü ettiği bastırılanın geri dönüşü dolayımında okumak mantıklı olacaktır. zweig gene freudcu bir yapıta imza atmıştır kısacası.

  • bir arkadaşı mete gazoz'a soruyor.

    işte o soru ve cevap
    -zehirli bir ok'un olsa kime atmak isterdin?

    -atmak isterdim birisine de. birisi diyelim. şeklinde verdiği cevaptır.

    benim tahminim kardeşimiz o dönem kör kütük aşıktı ve o kıza atmak istiyordu oku ben öyle anladım. yoksa hepimizin aklına gelen kişi de olabilir mi acaba? kim olduğunu bilirsin sen.

  • dünyanın en iyisi olduğu bir konu var ki o da beklentilerin arttığı her zaman karşılaması. herhangi bir takımla ilk maçı mı ? kral yazar golü. eski takımına geri mi döndü ? ilk maçta 2 tane yazar. yenildiği maç sonrası rakip takıma, bir sonraki maç görüşürüz mü dedi ? o maç hattrick yapar maçı alır. bu konuda dünyada gelmiş geçmiş bir rakibi dahi yok ve bu onu çok özel kılıyor.

  • doğruysa iki takım için de maça çıkmamak için en yerinde ve haklı sebep olur. siz kimsiniz de bizim liderimize saygı göstermeyeceksiniz lan vahhabi köpekler.

    iptal editi: siz adamsınız lan. alnınızdan öpmek istiyorum sizi. aslanım, kanaryam, asırlık çınarlarım benim!

  • "atatürk yoksa bu maça çıkmıyoruz, süper kupayı da alın bir tarafınıza monte edin" diye rest çekilmesi gereken bedevi eylemi.

    ey galatasaray ey fenerbahçe! tarihinize sahip çıkmanın zamanıdır.

    30.12.2023 editi: yaşa fenerbahçe yaşa galatasaray yaşa mustafa kemal paşa yaşa!