• (bkz: zamanımızın bir kahramanı) kitabıbın yazarıdır.
  • zamanımızın kahramanı* kitabındaki peçorin karakteri gibi bir hayat yaşamış olan, puşkin'e ziyadesiyle benzetilen ve gözünü budaktan sakınmadığı için, puşkin gibi bir düelloda hayatını kaybeden yazar. tek romanı olan zamanımızın kahramanını mutlaka okuyunuz...
  • geleceğe ürküntüyle bakıyorum

    geleceğe ürküntüyle bakıyorum.
    tasayla bakıyorum geçmişe.
    idam öncesinde bir suçlu gibi
    bir can dostu arıyorum çevremde.
    bir kurtuluş habercisi gelecek mi?
    anlatmaya yaşamın önemini,
    amacını umutların ve tutkuların;
    bana neler hazırladığını söylemeye
    ve neden acımasızca karşı çıktığını böyle
    gençlik umutlarıma, tanrı'nın.

    iyiliğin, kötülüğün, aşkın ve umutların
    yeryüzünde ödedim kefaretini;
    bir başka yaşama başlamaya hazırım
    susuyor ve bekliyorum: zamanı geldi.
    geride benden bir iz kalmayacak
    karanlık ve soğuk kuşatacak
    benim yorgun ruhumu;
    o, ham bir yemiş gibi, özsudan yoksun.
    soldu fırtınalarında yazgının
    yaşamın kızgın güneşi altında kavruldu.

    1838

    çeviri: ataol behramoğlu
  • kalpsizler nasıl kalpsiz oldu, çok güzel açıklamış.
    genç yaşta düello sonucu 27 yaşında ölmüştür, tek romanıdır (bkz: zamanımızın bir kahramanı)okunulması gerekirdir.

    "herkes, yüzümde kötü eğilimlerin belirtilerini arardı- aslında olmayan ama onlarca olması gereken eğilimleri: sonunda dilekleri gerçekleşti. alçakgönüllüydüm; beni hesaplılıkla suçluyorlardı: sonunda hiç konuşmaz hale geldim. iyilikle kötülüğü ayırt edebiliyordum; anlamıyorlardı beni, herkes kırıyordu: kin gütmeye başladım. içime kapanık bir çocuktum, başkaları gibi şen, konuşkan değildim; onlardan üstün görüyordum kendimi ama herkes beni onlardan aşağı tutmakta söz birliği etmişti: kıskanç oldum. bütün dünyayı sevmeye hazırdım; değerlendiren çıkmadı: böylelikle de nefret etmeyi öğrendim. renksiz gençliğimi, kendime ve dünyaya karşı giriştiğim savaşta tükettim. alaya alınmaktan korktuğum için, en iyi duygularımı yüreğimin derinlerine gömdüm. orada silinip gittiler. hep doğru söyledim, inanılmadım. o zaman kandırmaya başladım. kibarların dünyasını, toplumun işleyişini iyiden iyiye kavrayınca, hayat biliminde ustalık kazandım; başkalarının bu ustalığı kazanmadan nasıl mutluluğa ulaştıklarını gördüm; benim hiç yılmadan erişmeye çalıştığım önceliklerin tadını, onlar kendilerini hiç yormadan çıkarıyorlardı. o zaman içimi bir karamsarlık kapladı - tabanca kurşunuyla giderilecek türden bir karamsarlık değildi bu: soğuk, çaresiz, sevimliliğin, iyi niyetli bir gülümsemenin altına gizlenen bir umutsuzluktu. ruh yönünden sakat olmuştum. ruhumun yarısı yoktu; solmuştu, uçmuştu, ölmüştü. ben de o yarıyı kestim attım. oysa öteki yarı kımıldanıyordu, diriydi, herkesin hizmetindeydi. kimse farkına varmadı bunun; çünkü bir zamanlar var olan öteki yarıdan haberleri yoktu."
hesabın var mı? giriş yap